Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Hayatımızın birçok yerinde matematik ve geometri vardır. Bu sadece günümüz şartları için değil geçmişte de böyledir. Bu örneklere birçok yerde rastlarız. Tarihî eserlerde, mimaride, sanatta olsun çoğu kez karşılaşırız. Geometrinin hayatımızdaki yeri geçmişten bu yana kadar devam etmektedir ve hala da devam edecektir. Bazı nesnelerde binalarda kullanılan düzgün ve oranlı matematik daha çok göze hitap edip ilgi çeker. Yani kullanılan matematikle ayrıyeten bir avantaj sağlanmış olur. Geometrinin en çok kullanıldığı yerlerden biri mimaridir. Tarihi eserlerdeki mimariyi araştıracak olursak çok fazla şeylere rastlayabiliriz. Bu ister Türkler için ister yabancı milletler için de geçerlidir.
Türkiye'deki bazı camileri incelemeye alan dünyaca ünlü geometri uzmanları, İstanbul'da Şehzadebaşı Camii, Edirne Selimiye Camii, Bursa Ulu Camii, Yeşil Türbe, Konya Mevlana Camii, Sivas Divriği'ndeki tarihi yapılarda incelemelerde bulundu. Yapılar, "Geometrik olarak muhteşem eserler" olarak tanımlandı. Çalıştay'daki en çarpıcı teori ise, Nazi sembolü Gamalı Haç'ın Asya Türk-Altay kökenli bir sembol olduğu yönündeki Danimarkalı Prof. Dr. Emil Makovicky'in tespiti oldu.
Bu araştırmaları yapan bazı uzmanların görüşleri şöyle oldu:
- Kafkas Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya bölümünden Prof. Hacali Necefoğlu: "Quartz mineralinin yapısı ile Azerbaycan'daki Berde Türbesi'ndeki motif aynı. Aynı sembolün Türk boyu Artuklular tarafından Mardin'de de kullanıldığını belirledik. Eorinit mineralinin yapısını Nevşehir'de bir eserde tespit ettik."
- Danimarkalı jeoloji profesörü Emil Makovicky: "Eserlerdeki geometrik şekilleri incelediğinizde bu eserleri yapanların simetri konusunda bilgi sahibi olduğu sonucuna varıyoruz. Dünyadaki en gelişmiş geometrilerden İslam eserlerinde olduğunu söyleyebilirim. Estetik olarak da dünyada başı çektiklerini söyleyebilirim. Selçuklu eserleri tartışılmaz en iyileri.
- İslam mimarisi ve geometrik desenler alanında otorite isimlerden ABD'li Jay Bonner: "Özellikle, Selçuklu Türk desenleri karşısında büyülendim. Bu eserler geometrik bir başyapıt."
Türk tarihi birçok mimara tanıklık etmiştir, bu mimarlardan en önemlisi Mimar Sinan ‘dır. Kendine özgü geometrik bir matematik kullanmıştır. Sanatçının 350’nin üzerinde esere imza attığı bilinmektedir. Mimar Sinan’ın en önemli eserleri arasında; Süleymaniye Camii (İstanbul), UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Selimiye Camii (Edirne), Şehzade Mehmet Camii (İstanbul), Mihrimah Sultan Camii (İstanbul), Atik Valide Camii (İstanbul) yer almaktadır. Eserlerinde geometri ve mimariyi tamamen birleştirmiş ve zekâsını göstermiştir.
Bu camide çift çeper sistemi uygulayan Mimar Sinan, bu sistemle ana kubbeyi dört ayak üzerine bindirmiş, aynı zamanda kıble ekseninde yarım kubbeler eklemiş ve yan duvarlardaki payandalarla destekleyerek yükü zemine aktarmıştır. Böylelikle piramidal bir etki oluşturmuş, yarattığı şelâle etkisiyle yapı, başlı başına plastik değer taşır hâle gelmiştir. Bu sebeple Mimar Sinan eserlerinde süslemeye az yer vermiş, süsleme, yapının plastik değerinin önüne geçmeyip ikinci planda kalmıştır.
O güne kadar dünyanın en büyük kubbesi tam 30.5 metre çapında olan Ayasofya’dır. Sinan bunu 1 metre daha büyütüp Selimiye Camii'nin kubbesini tam 31.5 metreye çıkarır ve altında bu kubbeyi taşıyan ne bir kolon ne de başka bir şey vardır. Yani tam bir mimarlık harikasıdır Selimiye. Mimar Sinan'ın Selimiye Camii'nin kubbesini o genişliğe oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi matematiğin bilinen 4 ana işleminden farklı besinci bir işlem bularak çözdüğü söylenir.
Bu gibi tarihi eserlerin sadece yapısında değil süslendiği motiflerde ,çinilerde de vardır. O zamanın sanatçıları pergel ve cetvelden başka araç tanımıyorlardı. Teoride bütün süslemeleri cetvel kullanarak yapmak mümkün olsa da süslemelerin kusursuzluğu şaşırtıcı düzeydedir. Süslemelerin doğrudan doğruya duvara çizildiği farz edilirse, küçük hataların birikerek belirgin hale gelmesi ve süslemenin düzeninin bozulması kaçınılmaz olurdu; ancak dev duvarlarda bile en küçük bir hataya rastlanmıyordu. Eski sanatçıların bir sırrı olmalıydı.
İslam sanatının bu gizemli süslemeleri Lu’ya Penrose döşemesini anımsattı. Penrose döşemeleri iki basit şeklin (uçurtma ve dart) yan yana yerleştirilmesi ile elde edilir. Bu iki şekli yan yana dizerek düzlemi tekrarsız biçimde kaplamak olasıdır.
Herhangi bir Penrose döşemesinde, kaplama büyüdükçe kullanılan uçurtmaların sayısının bumerangların sayısına oranının Altın Oran diye bilinen (ayrıca yukarıdaki şekilde Φ sembolü ile gösterilen) sayıya yaklaştığı Penrose tarafından kanıtlamıştı. Ayrıca Penrose kaplaması beşli simetriye sahiptir. Lu, bitirme tezinde kristalimsilerin (quasi cyristals) doğadaki örneklerini araştırmış. Kristalimsiler, Penrose kaplamalarının üç boyuttaki uzantısı gibi düşünülebilir. Kristalimsi yapıdaki malzemeler şaşırtıcı özelliklere sahiptir. Örnek olarak, metal kristalimsileri ısıyı iyi iletmezler. Kristalimsileri kullanarak Teflon’a benzer sağlam ve kaygan bir yüzeye sahip yapışmaz kaplamalar üretilebilmektedir.
İslam eserlerinde hepsi de beş kenarlı simetriye sahip olan beşgen, ongen ve yıldızlar yer alır.
İslam coğrafyasın dışına bakacak olursak da çok fazla yapı vardır. Bunlardan bazıları antik kent, köprü, piramit, tapınak gibi bir sürü eser vardır.
Mısır piramitlerinde de çok güzel bir matematik vardır. Özellikle Keops Piramidinden bahsetmek istiyorum. İçinde hem pi sayısı hem de fi (altın oran) bulunduran muhteşem bir eserdir. Her bir piramidin tabanının yüksekliğine oranı bize altın oranı veriyor. İngiliz matematikçi ve astronomist olan John Taylor birtakım çalışmalar yapmış ve elde ettiği sonuçlar Howard Vyse tarafından analiz edilmiştir.
Bunlardan bazıları;
– Keops piramidinin taban alanı dünyayı yataydan ikiye böldüğümüzde ortaya çıkan kesit alanı gibi düşünülürse ve piramidin tabanı dünyanın yarıçapı üzerine oturtulsa, yüksekliği tam kutup noktasına denk gelirdi. Yani burada kusursuz bir oran mevcuttur.
– Keops piramidinin taban çevresini yüksekliğinin iki katına bölündüğünde tam olarak pi=3,1416 sayısı elde edilmektedir.
– Keops piramidinin üçgen şeklindeki dört yüzeyinin toplam alanı, piramit yüksekliğinin karesine eşittir.
– Keops piramidinin yüksekliğinin 1 milyarla çarpımı tam olarak dünya ile güneş arasındaki mesafeyi(149.504.000km) vermektedir.
– Keops piramidiyle dünyanın merkezi arasındaki mesafe, Kuzey kutbuyla arasındaki mesafeye eşittir.
Tarih: 2020-04-07 19:16:52 Kategori: Sanat
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Tarihi eserlerdeki geometri Nedir
Türkiye'deki bazı camileri incelemeye alan dünyaca ünlü geometri uzmanları, İstanbul'da Şehzadebaşı Camii, Edirne Selimiye Camii, Bursa Ulu Camii, Yeşil Türbe, Konya Mevlana Camii, Sivas Divriği'ndeki tarihi yapılarda incelemelerde bulundu. Yapılar, "Geometrik olarak muhteşem eserler" olarak tanımlandı. Çalıştay'daki en çarpıcı teori ise, Nazi sembolü Gamalı Haç'ın Asya Türk-Altay kökenli bir sembol olduğu yönündeki Danimarkalı Prof. Dr. Emil Makovicky'in tespiti oldu.
Bu araştırmaları yapan bazı uzmanların görüşleri şöyle oldu:
- Kafkas Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya bölümünden Prof. Hacali Necefoğlu: "Quartz mineralinin yapısı ile Azerbaycan'daki Berde Türbesi'ndeki motif aynı. Aynı sembolün Türk boyu Artuklular tarafından Mardin'de de kullanıldığını belirledik. Eorinit mineralinin yapısını Nevşehir'de bir eserde tespit ettik."
- Danimarkalı jeoloji profesörü Emil Makovicky: "Eserlerdeki geometrik şekilleri incelediğinizde bu eserleri yapanların simetri konusunda bilgi sahibi olduğu sonucuna varıyoruz. Dünyadaki en gelişmiş geometrilerden İslam eserlerinde olduğunu söyleyebilirim. Estetik olarak da dünyada başı çektiklerini söyleyebilirim. Selçuklu eserleri tartışılmaz en iyileri.
- İslam mimarisi ve geometrik desenler alanında otorite isimlerden ABD'li Jay Bonner: "Özellikle, Selçuklu Türk desenleri karşısında büyülendim. Bu eserler geometrik bir başyapıt."
Türk tarihi birçok mimara tanıklık etmiştir, bu mimarlardan en önemlisi Mimar Sinan ‘dır. Kendine özgü geometrik bir matematik kullanmıştır. Sanatçının 350’nin üzerinde esere imza attığı bilinmektedir. Mimar Sinan’ın en önemli eserleri arasında; Süleymaniye Camii (İstanbul), UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Selimiye Camii (Edirne), Şehzade Mehmet Camii (İstanbul), Mihrimah Sultan Camii (İstanbul), Atik Valide Camii (İstanbul) yer almaktadır. Eserlerinde geometri ve mimariyi tamamen birleştirmiş ve zekâsını göstermiştir.
Bu camide çift çeper sistemi uygulayan Mimar Sinan, bu sistemle ana kubbeyi dört ayak üzerine bindirmiş, aynı zamanda kıble ekseninde yarım kubbeler eklemiş ve yan duvarlardaki payandalarla destekleyerek yükü zemine aktarmıştır. Böylelikle piramidal bir etki oluşturmuş, yarattığı şelâle etkisiyle yapı, başlı başına plastik değer taşır hâle gelmiştir. Bu sebeple Mimar Sinan eserlerinde süslemeye az yer vermiş, süsleme, yapının plastik değerinin önüne geçmeyip ikinci planda kalmıştır.
O güne kadar dünyanın en büyük kubbesi tam 30.5 metre çapında olan Ayasofya’dır. Sinan bunu 1 metre daha büyütüp Selimiye Camii'nin kubbesini tam 31.5 metreye çıkarır ve altında bu kubbeyi taşıyan ne bir kolon ne de başka bir şey vardır. Yani tam bir mimarlık harikasıdır Selimiye. Mimar Sinan'ın Selimiye Camii'nin kubbesini o genişliğe oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi matematiğin bilinen 4 ana işleminden farklı besinci bir işlem bularak çözdüğü söylenir.
Bu gibi tarihi eserlerin sadece yapısında değil süslendiği motiflerde ,çinilerde de vardır. O zamanın sanatçıları pergel ve cetvelden başka araç tanımıyorlardı. Teoride bütün süslemeleri cetvel kullanarak yapmak mümkün olsa da süslemelerin kusursuzluğu şaşırtıcı düzeydedir. Süslemelerin doğrudan doğruya duvara çizildiği farz edilirse, küçük hataların birikerek belirgin hale gelmesi ve süslemenin düzeninin bozulması kaçınılmaz olurdu; ancak dev duvarlarda bile en küçük bir hataya rastlanmıyordu. Eski sanatçıların bir sırrı olmalıydı.
İslam sanatının bu gizemli süslemeleri Lu’ya Penrose döşemesini anımsattı. Penrose döşemeleri iki basit şeklin (uçurtma ve dart) yan yana yerleştirilmesi ile elde edilir. Bu iki şekli yan yana dizerek düzlemi tekrarsız biçimde kaplamak olasıdır.
Herhangi bir Penrose döşemesinde, kaplama büyüdükçe kullanılan uçurtmaların sayısının bumerangların sayısına oranının Altın Oran diye bilinen (ayrıca yukarıdaki şekilde Φ sembolü ile gösterilen) sayıya yaklaştığı Penrose tarafından kanıtlamıştı. Ayrıca Penrose kaplaması beşli simetriye sahiptir. Lu, bitirme tezinde kristalimsilerin (quasi cyristals) doğadaki örneklerini araştırmış. Kristalimsiler, Penrose kaplamalarının üç boyuttaki uzantısı gibi düşünülebilir. Kristalimsi yapıdaki malzemeler şaşırtıcı özelliklere sahiptir. Örnek olarak, metal kristalimsileri ısıyı iyi iletmezler. Kristalimsileri kullanarak Teflon’a benzer sağlam ve kaygan bir yüzeye sahip yapışmaz kaplamalar üretilebilmektedir.
İslam eserlerinde hepsi de beş kenarlı simetriye sahip olan beşgen, ongen ve yıldızlar yer alır.
İslam coğrafyasın dışına bakacak olursak da çok fazla yapı vardır. Bunlardan bazıları antik kent, köprü, piramit, tapınak gibi bir sürü eser vardır.
Mısır piramitlerinde de çok güzel bir matematik vardır. Özellikle Keops Piramidinden bahsetmek istiyorum. İçinde hem pi sayısı hem de fi (altın oran) bulunduran muhteşem bir eserdir. Her bir piramidin tabanının yüksekliğine oranı bize altın oranı veriyor. İngiliz matematikçi ve astronomist olan John Taylor birtakım çalışmalar yapmış ve elde ettiği sonuçlar Howard Vyse tarafından analiz edilmiştir.
Bunlardan bazıları;
– Keops piramidinin taban alanı dünyayı yataydan ikiye böldüğümüzde ortaya çıkan kesit alanı gibi düşünülürse ve piramidin tabanı dünyanın yarıçapı üzerine oturtulsa, yüksekliği tam kutup noktasına denk gelirdi. Yani burada kusursuz bir oran mevcuttur.
– Keops piramidinin taban çevresini yüksekliğinin iki katına bölündüğünde tam olarak pi=3,1416 sayısı elde edilmektedir.
– Keops piramidinin üçgen şeklindeki dört yüzeyinin toplam alanı, piramit yüksekliğinin karesine eşittir.
– Keops piramidinin yüksekliğinin 1 milyarla çarpımı tam olarak dünya ile güneş arasındaki mesafeyi(149.504.000km) vermektedir.
– Keops piramidiyle dünyanın merkezi arasındaki mesafe, Kuzey kutbuyla arasındaki mesafeye eşittir.
Tarih: 2020-04-07 19:16:52 Kategori: Sanat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx